Pazarlama Notları, PaZarLaMaca, Sedat YILDIZ, PaZaRLaMa, PaZaRLaMaCı

Kasım 2007

 
GÜL VE ATATÜRK  

               İş Bankası'nın reklamındaki, 'Atatürk'ün parmağına dikeni batan Gül' yeni bir tartışma başlattı. Haluk Bilginer'in oynadığı İş Bankası reklamında Atatürk'ün 'Gül yetiştirmesi' bazı kesimlerce farklı şekilde algılandı. Bu çevreler İş Bankası'nın özellikle 'gülü' seçerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e selam yollandığı şeklinde yorumladı reklamı.        Bugün yazarı ve iletişim uzmanı Ali Atıf Bir'e mektup gönderen bir izleyici reklamla ilgili düşüncelerini şöyle dile getirmiş: "O Gül mevzuu nereden çıktı? “;;;;;;;;;;Gül bahçesi, gül kokusu, gül yetiştirmek!”;;;;;;;;;; Biz mi hassas olduk nedir, ama Atatürk ile de Gül’;;;;;;;;;;ü bir araya getirmek için bu ne çaba???! Bu ne fırsatçılık? Hem de İş Bankası reklamında!"       Ali Atıf Bir ise yanıtında "Sizin hassas olduğunuz ortada... Bazı “;;;;;;;;;;siyasi”;;;;;;;;;; art niyetlilerin “;;;;;;;;;;İş Bankası AKP’;;;;;;;;;;nin % 46’;;;;;;;;;;lık başarısı nedeniyle CHP’;;;;;;;;;;li sosyal demokrat güllerin matemde olduğuna gönderme yapıyor”;;;;;;;;;; şeklinde olayı saptırmasını anlarım. Atatürk’;;;;;;;;;;lü reklam kolayca o yöne çekilecek malzemeye sahip. Sizin yaptığınız farklı okumaya ise şapka çıkarttım. Demek Bu reklamla İş Bankası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’;;;;;;;;;;e selam çakıyor! Kırk yıl düşünsem böyle bir yorum aklıma gelmezdi. İş Bankası bugüne kadar siyasi hangi mesajı verdi ki şimdi versin... Üstelik niye?" diyerek reklamdan zorlama anlamlar çıkartılmasının yersiz olduğunu belirtiyor. 
                  Reklamla ilgili bir diğer algılama ise tam aksi yönde. Sabah yazarı Yüksel Aytuğ da üç gün önce yazdığı yazıda, "Malum ya, İş Bankası'nın kurucusu Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi'nin de kurucusu... Şimdilerde ana muhalefet partisi, bu reklamı "farklı" yorumlamak isteyecektir. Atatürk'ün eline batan Gül'ü kullanıp, yüksek rakımlı bazı tepeleri işaret etmeye kalkacaktır. Siyasetin giderek ucuzladığı bu topraklarda, "muhalefet olsun da nasıl olursa olsun" mantığı egemen oldukça, hiç bir çıkış artık beni şaşırtmayacak" diyerek reklamla ilgili farklı bir yöne dikkat çekiyordu. 
                            Ancak tartışmalar da gösteriyor ki, reklamı sadece reklam mantığı içinde düşünürsek istenen hedefe ulaşmış görünüyor. Belki de bu reklama önümüzdeki günlerde çok daha farklı anlamlar da yüklenmeye devam edilecektir

             LCW VE SPAM

 Küresel dünyada şirketler arasındaki rekabet sanal ortama taşındığında, bu alana özgü savaşlar da giderek yaygınlık kazanıyor. Rakipleriyle mücadelede zorlanan bazı firmalar kiraladıkları hackerler yoluyla rakiplerinin internet sitelerini çökertip bu alandan elde ettikleri gelirleri azaltmaya çalışırken, kendilerini korumak isteyen şirketler de sitelerindeki güvenlik açıklarını gidermek için hackerlara danışıyorlar. İnternet güvenliği için harcanan para ilk aşamada ek maliyet gibi görünse de saldırıların yaratacağı zarar göz önüne alındığında güvenlik istemini iyileştirmek en iyi seçenek olarak görülüyor. Hackerlar şirketlerin internet sitelerine pek çok yolla saldırabiliyor.      Son dönemlerde de şirketler nereden geldiği belli olmayan spam mesajlarla asılsız haberlere konu oluyorlar. Bu olay olduktan sonra da çıkıp medyada aksi söylemler takınmak bu spamları daha popüler kılarak , ulaştığı kitleyi daha da arttırıyor. Öyleyse , daha değişik bir strateji benimsenmeli.   
                 LCWaikiki firmasının Leyla Zana ile ortaklığı olduğu iddiası inandırıcı olmayan bir iddia. Spamcıların yaptığı hata bu senaryodaydı ve bu yüzden firmanın fazla yara almayacağını düşünüyorum.
         Hatta olaya daha farklı bir açıdan bakalım. Acaba , bu spamlar LCWaikiki tarafından gönderilmiş olabilir mi ? İhtimal düşük de olsa düşünülebilir. Gelecekte bu tür eylemler firmaların kendisinden bahsettirebilmenin bir yolu olabilecek. İnandırıcı olmayan ve dikkat çekici , herkesin konuşabileceği bir dedikodu yay , inandırıcı olmadığı için her tüketici zaten kendi bilinçaltında sizi savunacaktır. Bu dedikodular sayesinde sizi savunan tüketici bilinçaltı size ait olumlu cümleleri tekrarlayacak , hafızasında size ait olumlu kelimeleri tazeleyecektir.
          Bu tür eylemlere karşı firmalar hazırlıksız yakalandıklarında mücadele etmesi gayet zordur. Bu tür tehditler günümüzün bir gerçeği haline gelmiştir ve ancak önceden yapılan hazırlıklarla önlenebilir. Eğer tüketici bilinçaltında , ne olduğunuza , neyi yapıp neyi yapmayacağınıza dair sağlam bir imajınız yoksa kaybetmeniz neredeyse kaçınılmazdır. Sosyal projelerle , toplumsal konulardaki tavırlarınızla bir kişilik oluşturamadıysanız , sonradan kınamanın çok fazla bir etkisini göremezsiniz.LCWaikiki bu dedikodular karşısında gazetelere çıktı ve şöyle söyledi “;;; bu eylemi kınıyoruz , satışlarımızı % 15 etkiledi,40 kişiyi istihdam ediyoruz “;;; İşte , bu haber , insanın kafasında “;;;??? “;;; işaretini oluşturdu.
 “;;; Hiçbir şekilde satışlarımıza yansımadı, böyle bir iddianın inandırıcı olmadığı ortada “;;; gibi bir söylemle konuyu hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, net cümlelerle kapatabilirdi.Oysa , bu cümlelerle konuya yeni boyutlar etkileyecek bir tartışma zemini hazırlamış oldu.Daha güçlü bir duruş sergileyip , aksine tüketicilerine nazik bir şekilde , duydukları güvenden dolayı teşekkür eden bir tavır takınmalıydı. Tüketicilere karşı, satışlarımız düştü yakınması ya acemilikle ya da “;;; acaba “;;; sorusuyla açıklanabilir.

          Sn. Yavuz ODABAŞI ve Pazarlama öğrencileri

Hepimiz Ünv Okurken mutlaka otostop çekmişizdir. Ben şahsen otostop çektim Ünv yıllarımda, Ünv okuyan çok samimi bir arkadaşım bana anlattı: 
          Bir gün otostop çekerken bir araba durdu ( Nerden bilebilirdik: Prof. Yavuz ODABAŞI olabileceğini) arabaya bindik, sima olarak tanımıyoruz ama okuduğumuz kitaplarından tanıyoruz. 
Yavuz Hoca: Ne okuyorsunuz? 
Pazarlama Öğrencileri: Pazarlama 
Yavuz Hoca: Pazarlama nasıl? Memnun musunuz?
 Pazarlama Öğrencileri: Memnunuz ( ve başlıyorlar 4P den bahsetmeye) 
İnmeye yakın Yavuz Hoca söylüyor: Ben Yavuz ODABAŞI yım diye,
       öğrenciler şaşırıyor ve utanıyorlar,Öğrenciler okula davet ediyor Yavuz Hocayı ama Yavuz Hoca İzmir de randevum var diyerek yoluna devam ediyor. Öğrenciler kendilerine kızıyorlar: nasıl tanımayız diye. Ve bir daha anlıyorlar Pazarlamanın sade 4P olmadığını. 
Samet Arkadaşıma Tşk ediyorum: ))

PAZARLIĞIN ÖNÜNÜ KESEYİM DERKEN MÜŞTERİYİ KAYBETME

            Birçok satış elemanları hiçbir ürününün fiyatını tam olarak söylemez, örneğin 40 YTL olan bir ürüne 60 YTL der ve araya pazarlık payını da sıkıştırır. Ama tavsiye dilen bir satış yöntemi değildir.

            Her müşteri pazarlık yapmaz ve pazarlık yapmayan müşteriyi de kaybederiz. 40 YTL olan bir ürün 60 YTL dediğimiz de pahalı gelebilir, hiçbir şey demeden geldiği kapıdan geri çıkar, gider.

            Bu yöntemin tutmadığı gibi müşteriyi kaybedip üzerinde kötü bir etki yaratmamıza neden olabilir. Fiyatı standart olan ürünlerde vardır. Örneğin bizim sattığımız bir ürünün aynısını (aynı marka) satan başka bir mağazada olabilir. Ürün 20 YTL iken pazarlık payıda ekleyelim diyen satış elemanları da vardır. Ve ürün fiyatına 20 yerine 25 YTL der.

            Burada müşteri söyleyecek aynı ürün aynı marka neden fiyat farklı da diyebilir. O zaman iş işten geçmiş olur

FİYAT MI DEĞER Mİ ÖNEMLİ?

Müşteri , bir malın fiyatını bilir ama değerini bilmez.

Müşteri : ne kadar bu ürün ?
Satıcı : 1300 ytl

Satıcı burada ürünün sadece fiyatını vermiş oldu. Ürünün özelliklerini , avantajını ve faydasını bir şekilde anlatıp değer oluşturamadı

Su arıtma cihazını sattığımızı düşünürsek ;

Özellik : İçme Suyumuzun temizlenmesi
Avantaj : Sağlığımız için suyu uygun hale getirme
Fayda : mide, bağırsak, kalp, damar, böbrek hastalıklarını önleme

Fiyat, rakiplerden daha aşağı olmadığı sürece bir anlam ifade etmez. Çoğu tüketici fiyat unsurunu göz önünde bulundurur, piyasada 300 YTL ye satılan su arıtma cihazları da vardır. Ama 1300 YTL olan cihaz suyun içinde bulunan birçok zararlı maddeleri ayırmakta.